Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Ağrının tanımlanmasındaki başlıklar:
1. Ağrı bir vücut bölgesinden kaynaklanır ve hastalıkların fark edilmesini sağlar.
2. Nedeni ne olursa olsun ağrı, geçmiş yaşam deneyimleri ile doğrudan ilişkilidir. Yani, var olan bir ağrıyı algılarken kişinin yaşadığı çevre, aldığı eğitim, cinsiyeti etki edebilir ve ağrıları bu durumlarda farklılık gösterebilir.
Yapılan araştırmalarda ağrı nedenleri psikolojik, organlara bağlı nedenler veya sinirsel psikolojik sorunlara bağlansa da, ağrının kişiden kişiye değişmesi ve çok yönlü olması bazen net bir belirtiyi koymayı zorlaştırır. Ağrının fiziksel, psikolojik ve davranışsal etkileri göz önüne alınarak bakıldığında bu durum tedavi edilmesi gereken ve pek çok tıp disiplinini ilgilendiren ortak bir konudur.
Ağrı, fiziksel zarar görme ya da tehlikelere karşı bir uyarıcıdır. Bu uyarılar fiziksel ve psikolojik olarak sınıflandırılmaktadır:
1. Ağrıya neden olan fiziksel hastalıklar psikolojik problemlere yol açabilir.
2. Pek çok ruhsal sıkıntı ve psikiyatrik hastalık tek başına ağrı yakınmasıyla ortaya çıkabilir.
Migren, fibromyalji gibi hastalıklar hala organlara bağlı nedenleri tam çözülmemiş psikolojik kökenli hastalıklar grubuna girer. Ağrı, gerçek veya potansiyel bir doku hasarından kaynaklanan veya bu şekilde tanımlanan hoş olmayan bir duyu ve duygusal bir deneyimdir".
Ağrı bölgesel, hafif veya şiddetli olabilir.
Kronik ağrı ya da akut ağrı tariflemelerinde hastaya genel yaklaşımda, hasta ve ailesine ağrının kontrol edilebilen bir semptom olduğu vurgulanmalıdır. Uygun stratejilerle kanser ağrılarında bile %90 oranında önemli düzeyde kontrol sağlanabildiği bilinmektedir (Schug ve ark. 1990). Her olgu için o olguya özgün ağrı tedavi ve takip planı yapılmaktadır. Ağrı tedavisinde psikososyal yaklaşımlar her hekim tarafından detaylı olarak bilinmeli ve uygulanmalıdır. Bu yaklaşımları uygulamak, öğrenmek ve öğretmek kolaydır. Herhangi bir ekipman gerektirmezler ve dahası uygulama ücretsizdir (Hendler ve Redd 1986). Psikososyal müdahaleler ağrı şiddetini belirgin olarak azalttığında hekim hiçbir zaman ağrının “gerçek olmadığı” yargısına kapılmamalıdır. Bu yaklaşımlardaki en önemli amaçlardan biri, hastanın üzerinde “kontrol edebilirim” hissini oluşturması ve ağrının gelmesini bekleme rolünden edilgen bir çözüm arayışında olmaya sevk etmektedir.
Kişiye özel olan ağrının derecelendirilmesi aşamasında kişinin hekime 1 ile 10 arasında ağrı şiddetini betimlemesi beklenmektedir. Kronik ağrılarda devamlı kullanılan ilaçların önemi büyüktür. İlaç kullanımına bağlı olarak kişinin belirlediği ağrı derecesi doktor için en önemli bulgu kaynağıdır.
Kronik ağrılarda kullanılan ilaçların dozları, alınan miktarların kişi tarafından değiştirilmesi sonucunda ilaca karşı bağımlılık, depresyon, yanlış doz kullanımından ötürü başka organların tahribatı söz konusu olmaktadır.
Tarih: 2019-11-21 09:06:28 Kategori: Sağlık
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Ağrı - Kronik Ağrı Nedir
Bu Yazıda Neler Var:
Ağrı Nedir
Vücudun herhangi bir yerinde kaynaklanan, organlarla ilgili bir nedene bağlı olan veya olmayan, kişiye özel olan durumdur.Ağrının tanımlanmasındaki başlıklar:
1. Ağrı bir vücut bölgesinden kaynaklanır ve hastalıkların fark edilmesini sağlar.
2. Nedeni ne olursa olsun ağrı, geçmiş yaşam deneyimleri ile doğrudan ilişkilidir. Yani, var olan bir ağrıyı algılarken kişinin yaşadığı çevre, aldığı eğitim, cinsiyeti etki edebilir ve ağrıları bu durumlarda farklılık gösterebilir.
Yapılan araştırmalarda ağrı nedenleri psikolojik, organlara bağlı nedenler veya sinirsel psikolojik sorunlara bağlansa da, ağrının kişiden kişiye değişmesi ve çok yönlü olması bazen net bir belirtiyi koymayı zorlaştırır. Ağrının fiziksel, psikolojik ve davranışsal etkileri göz önüne alınarak bakıldığında bu durum tedavi edilmesi gereken ve pek çok tıp disiplinini ilgilendiren ortak bir konudur.
Ağrı, fiziksel zarar görme ya da tehlikelere karşı bir uyarıcıdır. Bu uyarılar fiziksel ve psikolojik olarak sınıflandırılmaktadır:
1. Ağrıya neden olan fiziksel hastalıklar psikolojik problemlere yol açabilir.
2. Pek çok ruhsal sıkıntı ve psikiyatrik hastalık tek başına ağrı yakınmasıyla ortaya çıkabilir.
Migren, fibromyalji gibi hastalıklar hala organlara bağlı nedenleri tam çözülmemiş psikolojik kökenli hastalıklar grubuna girer. Ağrı, gerçek veya potansiyel bir doku hasarından kaynaklanan veya bu şekilde tanımlanan hoş olmayan bir duyu ve duygusal bir deneyimdir".
Ağrı bölgesel, hafif veya şiddetli olabilir.
Ağrı Çeşitlilikleri
Akut yani kısa süreli veya kronik yani uzun süreli olarak adlandırılır.Akut Ağrı
Daima nosiseptif nitelikte olup, vücuda zarar veren bir olayın varlığını gösterir. Neden olan lezyon ile ağrı arasında yer, şiddet ve zaman bakımından yakın ilişki vardır. Nedenleri arasında, travma, enfeksiyon, doku hipoksisi ve enflamasyon sayılabilir. Postoperatif akut ağrı en iyi örnektir. Akut ağrı, insanlar için koruyucu bir işleve sahiptir; ağrı, bize bedensel hasardan veya zarar verme potansiyeli bulunan durumlardan uzak durmamızı öğretir ve iyileşme döneminde sakatlanan vücut parçasını korur.Kronik Ağrı
Çoğu kez nosiseptif nitelikte olup uyarıcı işlevi geçtikten sonra kişinin hayat kalitesini değiştiren, kişileri anormal davranışlara yönelten, psikolojik etkenlerin rol oynadığı kompleks bir tablodur. Toplam süresi 6 haftadan fazla süren ağrılar “kronik ağrı” olarak adlandırılıyor. Akut ağrı, üzerinden 3-6 ay süre geçtiğinde kronik ağrı özellikleri gösterir. Eğer ağrı süresi 6 aydan fazla ise olağan medikal ve cerrahi yöntemlere yanıt vermiyorsa “tedaviye dirençli ağrı” durumundan söz edilir. Bu bağlamda “merkezi ağrı” bazı olgularda ağrının devam etmesindeki en önemli etken olarak karşımıza çıkabilir. Merkezi ağrıda ya deaferentasyona yol açan sinir zedelenmesi vardır ya da santral sinir sisteminde, periferik uyarandan bağımsızlaşmayı, anormal eksitasyon/inhibisyon düzenekleri ağrının devamlılığını sağlamaktadır. Bu tür ağrılar göreceli olarak geç ortaya çıkar. Dokunma gibi ağrı verici olmayan uyaranlara karşı ağrıya hassasiyet vardır. Duyusal uyaranlara karşı eşik yükselmiştir ve narkotik analjezikler de dahil analjeziklere yanıt azaltmaktadır.Kronik ağrı ya da akut ağrı tariflemelerinde hastaya genel yaklaşımda, hasta ve ailesine ağrının kontrol edilebilen bir semptom olduğu vurgulanmalıdır. Uygun stratejilerle kanser ağrılarında bile %90 oranında önemli düzeyde kontrol sağlanabildiği bilinmektedir (Schug ve ark. 1990). Her olgu için o olguya özgün ağrı tedavi ve takip planı yapılmaktadır. Ağrı tedavisinde psikososyal yaklaşımlar her hekim tarafından detaylı olarak bilinmeli ve uygulanmalıdır. Bu yaklaşımları uygulamak, öğrenmek ve öğretmek kolaydır. Herhangi bir ekipman gerektirmezler ve dahası uygulama ücretsizdir (Hendler ve Redd 1986). Psikososyal müdahaleler ağrı şiddetini belirgin olarak azalttığında hekim hiçbir zaman ağrının “gerçek olmadığı” yargısına kapılmamalıdır. Bu yaklaşımlardaki en önemli amaçlardan biri, hastanın üzerinde “kontrol edebilirim” hissini oluşturması ve ağrının gelmesini bekleme rolünden edilgen bir çözüm arayışında olmaya sevk etmektedir.
Kişiye özel olan ağrının derecelendirilmesi aşamasında kişinin hekime 1 ile 10 arasında ağrı şiddetini betimlemesi beklenmektedir. Kronik ağrılarda devamlı kullanılan ilaçların önemi büyüktür. İlaç kullanımına bağlı olarak kişinin belirlediği ağrı derecesi doktor için en önemli bulgu kaynağıdır.
Kronik ağrılarda kullanılan ilaçların dozları, alınan miktarların kişi tarafından değiştirilmesi sonucunda ilaca karşı bağımlılık, depresyon, yanlış doz kullanımından ötürü başka organların tahribatı söz konusu olmaktadır.
Tarih: 2019-11-21 09:06:28 Kategori: Sağlık
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx